11 Nisan 2008 Cuma

11 yaşındaki Can radyoda ‘canının çektiğini’ yapıyor

Daha önce programına Metallica'yı "davet etmesiyle" tanıdığınız en genç radyocu Can, Star Cumartesi'ye verdiği röportajda gündem ve evrenle ilgili önemli konulara değindi...

11 yaşındaki Can radyoda ‘canının çektiğini’ yapıyor

Can Yiğitler henüz 11 yaşında ama akranları gibi sokakta saklambaç oynamak yerine Açık Radyo’da mikrofonun karşısına geçiyor. Can, Can’ı Çeken adlı programda fosillerden küresel ısınmaya karınca kolonilerinden bilgisayar oyunlarına farklı konuları masaya yatırıyor.

‘Can’ın ne çekiyor?’ diye sorsalar, onun yanıtının ‘Patlıcan musakka’ olmadığına artık emin Açık Radyo dinleyicileri. 11 yaşındaki bir çocuğun pek de üzerinde kafa yormadığı, yormayı akıl etmesinin de normal sayıldığı bir dünyada Can Yiğitler farklı konuları deşiyor. Can’ı Çeken’de pilotların giydiği kıyafetin rahatlığından, sivrisineklerden alınan kanla dinozor üretmenin neden saçma bir hayal olduğuna kadar farklı alanlarda kulaç atılıyor.

Can Yiğitler üstün zekalı bir çocuk. Zaten Beyazıt İlköğretim Okulu’nda eğitim görüyor. Kendisini bize anlatmasını istediğimizde uzun boylu laflar etmiyor: ‘Bilgisayar oyunlarını severim, metal müzik dinlerim, Açık Radyo’da program yaparım. Ben buyum.’ Ama o, bu değil elbette. En azından sıradan bir çocuk değil. Can’ı biraz da annesinden, Zeynep Atagül’den öğreniyoruz. Örneğin bir yaşına geldiğinde iki kelimeli cümleler kurduğunu, iki yaşındayken annesinin kopyalanmasını istediğini çünkü annesi işe gittiğinde onun kopyasıyla kalacağını düşündüğünü, yine aynı yaşta markette yiyecek ve içecek ürünlerinin hepsinin son kullanma tarihlerine bakarak sepete koyduğunu...

LAFI BOYUNDAN BÜYÜK

Can Yiğitler dört yaşında ailesinin haberi olmadan kendi çabalarıyla okumayı öğrendi. Kısa bir süre sonra annesinin okumayı öğrendiğini fark ederek yüzündeki şaşkınlık ifadesine bakıp ‘Anne aslında ben daha önceden okuyordum ama kimseye söyleyemedim’ diyecekti. Zeynep Atagül daha dört yaşındayken küresel ısınma nedeniyle üzüntüden uyuyamayan Can’ın bir gün kendisine evrenin büyümesini izah ettiğini anlatıyor: ‘Bana baktı ve ‘Anne kafan karışmasın. Büyümekte olan insan vücudunu evren gibi düşünebilirsin. Evren büyüdükçe gökcisimleri birbirinden uzaklaşıyor’ demişti. Bu örneği verdiğinde tam olarak okuyamıyordu. Uzay ile ilgili bilimsel çalışmaları incelemekten keyif alıyor. Gereksiz karbondioksit gazının sıkışan gazla sıvılaşır esasından yararlanarak sıvılaştırıp sonrasında elektrik enerjisine çevirme projesi aklına geldiğinde 9 yaşındaydı.’

ARKADAŞLARI KONUĞU

Böyle bir çocukken Can, Türkiye Üstün Yetenekli Çocukları Eğitim Vakfı Başkanı Funda Ardıç’ın çabalarıyla bir yıl önce mikrofonun karşısına geçti. Açık Radyo kendisine haftada 15 dakika vermişti. Can’ı Çeken tamamen Can’a aitti. Program süresince onun seçtiği ve ilgi duyduğu konular ve konuklar olacaktı. Konuklar doktor, pilot, profesör, arkeolog olduğu gibi Can’ın sınıftan arkadaşları da olabiliyordu. Can ‘İlk zamanlarda bilgisayar konusunda gerçekten çok şey bilen bir arkadaşımı davet etmiştim. Güzel ve doyurucu bir sohbetti. Yine dinozorlara iki yaşından beri ilgi duyan bir arkadaşım bu canlılar hakkında ilginç bilgiler verdi. Güzel programlar yaptık’ diyor. Konukları arasında Ömer Madra’nın da olduğunu söyleyen Yiğitler, onunla birlikte küresel iklim değişikliği konusuna değindiğini anlatıyor.

Nasıl bir duygu farklı olmak? Buna da elbette mantıklı bir yanıt veriyor Yiğitler: ‘Farkınızı fark etmiyorsunuz çünkü her zaman farklıydınız. Sıradan olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmediğim için bunun yanıtını da veremiyorum.’ Sınıfta hep kendisi gibi çocuklarla birlikte olduğunu, birbirlerinin evlerine gittiklerini belirten Yiğitler, şöyle devam ediyor. ‘Ben sokakta büyüyen çocuklar gibi olmadım hiç. Pişman mıyım, Hayır? Çocuğa ait olan davranışları zaten hiçbir zaman sergilememişim. Sokakta saklambaç oynamaktan ziyade uzayın derinliklerinde başka yaşam formları olup olmadığına takan biriyim’

Metal müzik dinlerim, fantastik kitaplar okurum

Can Yiğitler programa nasıl hazırlandığını ve gündeme ilişkin konuları şöyle anlatıyor:

Programdan önce ne çok fazla araştırma yaparım ne de boş gelirim. Bilmediğim konuları biraz internetten araştırırım, o kadar.

Metal müzik dinlerim. Program biterken mutlaka insanlarla paylaşmak için sevdiğim bir parçayı çalarım.

700 sayfalık kitabı genelde bir haftada okurum. Fantastik macera türünü severim.

Benazir Butto’nun ölümünden sonra Pakistan’ın fazlaca karışacağını düşünüyorum. Şimdi oğlu Bilavel partinin başına geçti ama annesinin yolundan giderse 40 yaşına varmadan o da öldürülebilir.

Tarkan TRT’den yılbaşında 750 bin YTL aldı ve playback yaptı. Ama söylediği şarkıda davul olmamasına rağmen görüntülerde biri davul çalıyordu. Senkronun tutmamasıyla kötü göründü.


ÖZKAN GÜVEN-Star

Hiç yorum yok: